www.artemishukuk.net
ALDATAN EŞLE
BİRLİKTE OLAN KİŞİNİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU VAR MIDIR?
Medeni
Yasamızın boşanmaya ilişkin sebepleri düzenlediği hükümlerde ‘zina ya da
sadakatsizlik’ bir diğer adıyla aldatma, en ağır kusurlu haller arasında sayılmıştır.
Bu hüküm esasen yine M.K. 185. Maddesinde belirtilen : ‘Evlenmeyle eşler
arasında evlilik birliği kurulmuş olur, Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine
sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar’ şeklindeki ifadesinde gerçek
anlamını bulmaktadır. Medeni Yasanın 174. Maddede ise, ‘Boşanmaya sebep olan
olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer
taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir’
demektedir. Tüm bu hükümlere bakıldığında, Medeni Yasada eşlerin birbirlerine
ve evlilik birliğine karşı yükümlülükleri ile bu yükümlülüklerin yerine
getirilmemesi halinde ortaya çıkan boşanma halinde oluşacak sonuçların ve
kusursuz eşin kişilik haklarının zarar uğraması halinde diğer eşten talep
edebileceklerinin neler olduğunun da belirlendiği görülmektedir. Zina,
sadakatszilik yada toplumda en bilinen ismiyle aldatma, boşanmaya yol açan,
diğer eşin duygusal dünyasında en ağır yıkımı oluşturan eylemdir. İşte bu
durumda Medeni Yasamız aldatılan kusursuz eşe aldatan eşten manevi tazminat
isteyebilme hakkını vermiştir.
Peki aldatan eşle birlikte olan,
onun sadakatsizlik eylemini gerçekleştirmesinde birebir etkisi olan kadın ya da
erkek 3. Kişiye karşı aldatılan eşin kişilik haklarının saldırıya uğramasından
dolayı manevi tazminat talep etme hakkı olabilir mi?
Aldatmanın geçmiş yıllara oranla arttığı,
aile birliğinin korunmasına dair ödev ve yükümlülüklerin eşler tarafından bu
derece ihlal edildiği bu dönemde belki de binlerce eşin ilgilendiren bir konudur.
T.B.K. 149 Maddesinde : ‘Kusurlu
ve hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle
yükümlüdür’. Yine T.B.K. 58. Maddesinde :’Kişilik hakları hukuka aykırı bir
şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat
namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir’ demektedir. Belirtmiş
olduğumuz bu hükümlere bakıldığında aldatılan kusursuz eşin kişilik haklarına
saldırı oluşturduğu gerekçesiyle diğer eşten manevi tazminta talep edebildiği
gibi aldatan eşle birlikte olan kadın ya da erkek 3. Kişiden de yine aynı
gerekçeyle manevi tazminat talep edebileceğini akla getirmekteyse de Yargıtay
4. Hukuk Dairesinin 2015 yılında almış olduğu yeni bir kararla şimdilik mümkün
görünmemektedir.
Y. H.G.K.’nun 24.03.2010 Tarihli,
2010/4129 Esas ve 2010/173 Karar sayılı kararında ise : ‘evli bir kimsenin
evlilik dışı birlikteliği diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı
niteliğinde olduğu gibi, bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı
düşünülemez. Dolayısıyla bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin
uğradığı zarardan sorumludur. Sonuç itibariyle davalının, davacının eşi ile
evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğinin tarafların ve
mahkemenin kabulünde olmasına göre; davalının sorumluluğu ahlaka ve adaba
aykırılık nedeniyle gerçekleşen haksız fiilden kaynaklanmakta, dava da yasal
dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır’ diyerek 3. Kişinin aldatılan
eşe karşı manevi tazminat sorumluluğunu haksız fiil hükümleri kapsamında kabul
etmiştir.
Nitekim, Y. 4. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 Tarihli, 2013/13062 Esas
ve 2014/7611 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. Bahse konu Yargıtay kararları,
aldatan eş ile duygusal ya da cinsel birliktelik yaşayan kadın ya da erkeğin bu
davranışının haksız fiil ve kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıdığından
dolayı manevi tazminattan aldatan eşle birlikte sorumlu olduğunu kabul
etmiştir.
Ancak Y. 4. Hukuk Dairesinin
11.06.2015 Tarihli, 2014/8510 Esas, 2015/7762 Karar Sayılı kararında bu
konudaki görüş değişmiş ve sadakat yükümlülüğünü evlilik birliğinin tarafı olan
aldatan eşin ihlal ettiğini, aldatan eş ile duygusal ya da cinsel birliktelik
yaşayan 3. Kişinin eyleminin ise doğrudan doğruya aldatılan eşin bedensel veya
ruhsal bütünlüğüne yönelik, kişilik haklarına saldırı niteliğinde hukuka aykırı
bir fiil oluşturmadığına; bu nedenle aldatılan eşin manevi tazminat talebine
hukuksal hasım olamayacağına karar vermiştir. Y. 4. H.D.’si bu kararı ile
aldatışan eşin manevi tazminat talebini kabul eden yerel mahkeme kararını
bozmuş ancak yerel mahkeme davanın kabulüne ilişkin kararında direnmiş ve dosya
bu konuda son kararın verilecği Hukuk Genel Kurulunun önüne gitmiştir.
AV. EBRU ŞAHİN