14 Aralık 2016 Çarşamba

AİLE HUKUKU - ALDATAN EŞLE BİRLİKTE OLAN KİŞİNİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU

                                                               www.artemishukuk.net

ALDATAN EŞLE BİRLİKTE OLAN KİŞİNİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU VAR MIDIR? 

               Medeni Yasamızın boşanmaya ilişkin sebepleri düzenlediği hükümlerde ‘zina ya da sadakatsizlik’ bir diğer adıyla aldatma, en ağır kusurlu haller arasında sayılmıştır. Bu hüküm esasen yine M.K. 185. Maddesinde belirtilen : ‘Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur, Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar’ şeklindeki ifadesinde gerçek anlamını bulmaktadır. Medeni Yasanın 174. Maddede ise, ‘Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir’ demektedir. Tüm bu hükümlere bakıldığında, Medeni Yasada eşlerin birbirlerine ve evlilik birliğine karşı yükümlülükleri ile bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ortaya çıkan boşanma halinde oluşacak sonuçların ve kusursuz eşin kişilik haklarının zarar uğraması halinde diğer eşten talep edebileceklerinin neler olduğunun da belirlendiği görülmektedir. Zina, sadakatszilik yada toplumda en bilinen ismiyle aldatma, boşanmaya yol açan, diğer eşin duygusal dünyasında en ağır yıkımı oluşturan eylemdir. İşte bu durumda Medeni Yasamız aldatılan kusursuz eşe aldatan eşten manevi tazminat isteyebilme hakkını vermiştir.

Peki aldatan eşle birlikte olan, onun sadakatsizlik eylemini gerçekleştirmesinde birebir etkisi olan kadın ya da erkek 3. Kişiye karşı aldatılan eşin kişilik haklarının saldırıya uğramasından dolayı manevi tazminat talep etme hakkı olabilir mi? 

Aldatmanın geçmiş yıllara oranla arttığı, aile birliğinin korunmasına dair ödev ve yükümlülüklerin eşler tarafından bu derece ihlal edildiği bu dönemde belki de binlerce eşin ilgilendiren bir konudur.

T.B.K. 149 Maddesinde : ‘Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür’. Yine T.B.K. 58. Maddesinde :’Kişilik hakları hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir’ demektedir. Belirtmiş olduğumuz bu hükümlere bakıldığında aldatılan kusursuz eşin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle diğer eşten manevi tazminta talep edebildiği gibi aldatan eşle birlikte olan kadın ya da erkek 3. Kişiden de yine aynı gerekçeyle manevi tazminat talep edebileceğini akla getirmekteyse de Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015 yılında almış olduğu yeni bir kararla şimdilik mümkün görünmemektedir.

Y. H.G.K.’nun 24.03.2010 Tarihli, 2010/4129 Esas ve 2010/173 Karar sayılı kararında ise : ‘evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi, bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur. Sonuç itibariyle davalının, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğinin tarafların ve mahkemenin kabulünde olmasına göre; davalının sorumluluğu ahlaka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşen haksız fiilden kaynaklanmakta, dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır’ diyerek 3. Kişinin aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğunu haksız fiil hükümleri kapsamında kabul etmiştir

Nitekim, Y. 4. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 Tarihli, 2013/13062 Esas ve 2014/7611 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. Bahse konu Yargıtay kararları, aldatan eş ile duygusal ya da cinsel birliktelik yaşayan kadın ya da erkeğin bu davranışının haksız fiil ve kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıdığından dolayı manevi tazminattan aldatan eşle birlikte sorumlu olduğunu kabul etmiştir.

Ancak Y. 4. Hukuk Dairesinin 11.06.2015 Tarihli, 2014/8510 Esas, 2015/7762 Karar Sayılı kararında bu konudaki görüş değişmiş ve sadakat yükümlülüğünü evlilik birliğinin tarafı olan aldatan eşin ihlal ettiğini, aldatan eş ile duygusal ya da cinsel birliktelik yaşayan 3. Kişinin eyleminin ise doğrudan doğruya aldatılan eşin bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik, kişilik haklarına saldırı niteliğinde hukuka aykırı bir fiil oluşturmadığına; bu nedenle aldatılan eşin manevi tazminat talebine hukuksal hasım olamayacağına karar vermiştir. Y. 4. H.D.’si bu kararı ile aldatışan eşin manevi tazminat talebini kabul eden yerel mahkeme kararını bozmuş ancak yerel mahkeme davanın kabulüne ilişkin kararında direnmiş ve dosya bu konuda son kararın verilecği Hukuk Genel Kurulunun önüne gitmiştir.


AV. EBRU ŞAHİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder